Öğretmenler Günlerini Buruk Karşılıyor | Bu Ülkede Öğretmenin Değeri Yok!
Öğretmenler geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalırken güvencesiz öğretmen istihdamı da artıyor. Yüz binlerce öğretmen açığı varken KHK ile ihraç edilen binlerce öğretmen açlığa mahkum edildi.
Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Ama ülkemizde öğretmenlerin durumu hiç de iç açıcı değil. Türkiye’de öğretmenler ücretli ve sözleşmeli olarak kölelik koşullarında çalışırken ihraçlar nedeniyle on binlerce öğretmen mesleğini yapamaz durumda. Öğretmenler, zor olan çalışma koşullarının salgında giderek ağırlaştığını belirtiyor ve ekliyor: “Öğretmenlerin hakları için Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunu yerine getirmeli. Eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretilmeli.”
‘EVLERE TEMİZLİĞE GİTTİM’
Sınıf öğretmenliği yaparken 29 Ekim 2016’da yayımlanan KHK ile mesleğinden ihraç edilen 22 yıllık Öğretmen Hülya Bayar, “İhraç edilmeyi hiç beklemiyordum. Öğretmenlikten başka hiçbir işte çalışmamıştım. Başka bir iş deneyimim de yoktu. Üniversite öğrencisi bir kızım vardı. Evim kiraydı. Mecburen çalışmak zorundaydım. Evlere temizliklere gitmeye başladım” diyerek anlatıyor yaşadığı süreci. Bu süreçte çok zorlandığını dile getiren Bayar “Sürekli birilerini memnun etmek zorundasın. Sürekli aşağılanıyorsun. Sizin öğretmen olmanız kimseyi ilgilendirmiyor. 14 ayda bir pidecide bulaşıkçılık yaptım. Bulaşıkları yıkatıyorlardı, kasaya baktırıyorlardı. Ayaklarım su topladı, patladı. Aslında çalışmaktan kaçmadım ama haksız olarak ihraç edilmek, çaresiz kalmak insanın çok ağırına gidiyor” diye konuştu.
‘KANSERE YAKALANDIM’
İhraç olduktan sonra kansere yakalandığını söyleyen Bayar, “Hem hastalık hem itibarsızlaştırılma insanı çok yıpratıyor. Hâlâ hakkımda soruşturma, dava yok. OHAL Komisyonundan cevap gelmedi. Günde 5-6 kere komisyonun sorgulama sayfasına girip bakıyorum bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Her defasında da hayal kırıklığına uğruyorum hâlâ inceleme devam ediyor. Bekliyoruz neyle suçlandığımızı bilmiyoruz” dedi. Bir özel okula CV’sini göndererek KHK’li olduğunu belirten Bayar ‘Hocam sizinle görüşemeyiz’ yanıtını aldıklarını belirterek “Özelde de mesleğimizi yapamıyoruz” dedi.
‘MÜLTECİ GİBİYİZ’
Ali Ekber Şen, 26 yıllık öğretmendi. 2016’da o da KHK’yle ihraç edildi. Şen, 18 yıl sınıf öğretmenliği son 10 yılda Malatya’da Türkçe öğretmenliği yaptı. İhraç olduktan sonra devletin kendilerini açlığa mahkum ettiğini söyleyen Şen, “Kayısı fabrikasına çalışmaya gittim. Bir tanıdığın yeriydi. KHK’liyim diye onlar da çalıştırmadı. Resmi bir yerde, kurs merkezinde zaten çalışamıyoruz. O yüzden tanıdığın yerine gidiyoruz bu sefer de ‘Hocam biri şikayet eder, başımız belaya girer ‘diyor. O da seni çalıştırmıyor. Mülteci gibiyiz. Hatta mültecilerden daha beteriz” diyerek anlatıyor yaşadıklarını. Bankadan kredi çekemediğini, sigortalı bir işte çalışamadığını anlatan Şen “Bu beş yıllık hikaye gerçekten anlatılacak gibi değil. Bu durum insanı en çok yıpratıyor” dedi. Eşinin çalıştığını iki kızı olduğunu anlatan Şen, “Evimizi krediyle almıştık, İki maaş eve giriyordu. Bir maaş kesilince krediyi ödemekte zorlandık. Bir kızım üniversite okuyor. Dayanışmayla üstesinden geliyoruz. Ama nereye kadar. Benim küçük bir kayısı bahçem vardı onunla uğraştım, onunla geçimini sağlıyorum” dedi. Kayısıdan geçimini kazandığını söyleyen Şen, eskiden öğretmen olarak girdiği okullara şimdi satıcı olarak girdiğini belirterek bir anısını ise şöyle özetliyor: “Güvenlik görevlisi bir kere okula almadı beni, ‘Satıcı almıyoruz’ dedi. İnanın çok zoruma gitti. Ben o okula öğretmen olarak, sendika yöneticisi olarak giriyordum. Şimdi alınmıyorum.”
‘GEREKLİ DESTEĞİ GÖRMÜYORUZ’
Esenyurt’ta bir lisede öğretmen olarak çalışan Rıdvan ise, pandemi koşullarına rağmen okullarda alınmayan önlemlerden şikayetçi. Sınıflarının seyreltilmediğini, ders sürelerinin kısalmadığını anlatan Rıdvan “Aslında acil ihtiyacımız yeni dersliklerin açılması ve gereken sayıda öğretmen atamasının yapılması” dedi. Pandemi hiç yokmuş gibi 40 kişilik sınıflarla derslere devam ettiklerini dile getiren Rıdvan “Esenyurt’ta çok kalabalık okullar var. Pandemi koşulları öğretmenlere, öğrenci ve velilere maddi yükler de getirdi. Herkesin bilgisayar ve internet erişimine imkanı varmış gibi davranıyorlar hâlâ” dedi. Uzaktan eğitimde bilgisayar, internet paketini ceplerinden karşıladıklarını ve diğer ihtiyaçlarından kısmak zorunda kaldıklarını anlatan Rıdvan “Bir de buna enflasyona karşı yaptığımız mücadele de eklenmeli tabii. Bizler öğretmenler olarak elimizden geleni tabii ki yapalım ama gereken desteği de görmek istiyoruz artık. Bir değerimiz yok” ifadelerini kullanıyor.
‘EK İŞ YAPMAK ZORUNDA ÖĞRETMENLER’
Eğitim Sen MYK Üyesi Simge Yardım, eğitim emekçileri açısından her geçen dönemin daha fazla hak kaybını beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor. Ekonomik krizle birlikte pek çok eğitim emekçisinin yaşamlarını devam ettirebilmek için daha fazla çalışmak, ek işler yapmak zorunda kaldığına vurgu yapan Yardım, 15 Temmuz sonrasında eğitim alanında da sözlü sınav/mülakatla sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlandığını hatırlatarak “Sözleşmeli olarak atanan eğitim emekçilerinin hak kayıpları çok daha fazla. Güvencesiz istihdamın bir başka boyutu ise ücretli öğretmenlik uygulaması. Ülke çapında görev yapan ve tamamına yakını asgari ücretin altında ücret alan ve sigortaları 13-15 gün üzerinden yatan ücretli öğretmen sayısı 90 bine yakın. Ücretli öğretmenlik uygulaması eşit işe eşit ücret hakkının da ihlali” dedi. Özel okullarda çalışan eğitim emekçilerinin de çok düşük ücretlerle, saatlerce çalıştırıldığını belirten Yardım “Özellikle pandemi süreciyle birlikte artan öğretmen ihtiyacına rağmen yüz binlerce ataması yapılmayan eğitim emekçisi meslekleri dışında işler yapmak zorunda bırakılıyor. Pek çoğu ise iş dahi bulamıyor. Demokratik, özlük, ekonomik haklarımız için Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunu yerine getirmeli, eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretecek politikalar geliştirmelidir.”