Salı, Aralık 3, 2024
AÇIK GÖRÜŞ

Osmanlı’da Siyaseten Katl 2

 Halil Köken

Osmanlı bir vakıf medeniyetidir. Diye bir tabir vardır doğrudur. Osmanlı bir vakıf medeniyetidir. Birçok devlet adamı kendi mallarını mülklerini garantiye almaya çalışmıştır. Çünkü hayatınız ve mal varlığınız bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak bir kelimeye bakıyor. “Tiz vurun kellesini” şeklinde bir söz çıktığı takdirde sizi kurtaracak hiç kimse yoktur.

Yeniçeri isyanlarında bile öncelikle bir şekilde suçlamayla suçlandığınız zaman sizin eviniz, barkınız, malınız mülkünüz tehlike altındadır. Nitekim uygulamalar bize şunu gösteriyor. Kellesi alınan veya azl edilen görevlilerin mal varlıkları el değiştirmiştir. Bu tespitimize karşı çıkacak olanlar Fatih dönemin vakıf gelirlerine el konulduğunu göz önüne getirseler iyi olur.

Köprülü Mehmet Paşa sadrazamlığı kabul ederken 1656’da “Hakkında bir şikâyet olması durumunda ifadesi alınmadan bir karar verilmeyecektir.” İfadesini niye şart koştuğunu düşünsünler.

Osmanlı tarihi öldürülen veya öldürtülen vezirlerle doludur. Bundan damat olanlarda kurtulamamıştır. Fatih’ten sonra devşirme kökenli vezirlerle beraber bu rakamlar daha da artmıştır. Netice de cinayet cinayettir. Yargı kararı olmaksızın verilen her ölüm emri bir cinayettir.  

Efendim bunlar suçluydu şu şu suçları işlemişlerdi. Suçlu veya değil, ama kişilerin suçlu olup olmadığına yargı karar verecektir. Aksi durum cinayet olur. Bunları yapanlar iktidar olunca durum değişmez.

Belki bu suçlamalar muhalifleriniz tarafından uydurulan ve aslı astarı olmayan şeylerdir. Devlet ve terör örgütü arasındaki en büyük fark devlet dediğimiz varlığın hukuka bağlı olmasıdır.

Bir devlet düşünün ki, ne şehzadelerin can güvenliği var, ne de ülkeyi yöneten sadrazamların can ve mal güvenliği yok. İlle de o kelle alınacak başka yolu yok. Neticede vücudu başka yerde, kellesi payitaht da olan insanlar çoktur.

Ömer Seyfettin’in ferman hikâyesinde kendi ölüm fermanını taşıyan bir görevliyi anlatır.

Tabi kişi suçlu olunca malı mülkü de müsadere edilirdi. Böylece Tiyatro tamamlanırdı. Ölünün kelle kesilme anını devletliler izler veya kellesi gösterilirdi.

**Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Özgür Platform’un yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.