Yaban Hayatını Kim Kurtaracak?
Hüseyin Çağlar
İnsanların, diğer canlıların yaşam alanlarına müdahale etmesi, doğru bir deyimle diğer canlıların yaşam alanlarını işgal etmesi, onlara yaşanabilecek alan bırakmaması ister istemez birçok canlı türünün yok olması tehlikesine veya ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Yaban hayatına yönelik bu durum aynı zamanda son bir yıldır dünya genelinde milyonlarca insanın ölümüne neden olan covid-19 gibi salgın hastalıklara da neden oluyor.
Ardı ardına açılan maden işletmeleri, orman alanlarının, yaylaların yapılaşmaya açılması, suların kirlenmesi yaban hayatı tehdit ediyor. Oysa insanlığın geleceği ekolojik sistemin korunmasına bağlı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 20 Aralık 2013 tarihinde dünyanın değeri olan yaban hayat fauna ve florası konusunda farkındalığın arttırılması ve bu günün kutlanması için 3 Mart’ın Dünya Yaban Hayat Günü olarak kutlanmasını kabul etti. Bu tarih yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaret nedeniyle yok olmasının önlenmesi konusunda çok önemli bir role sahip olan ve ülkemizin de taraf olduğu Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES)’nin 1973 yılında kabul edildiği gündür.
Ancak günümüzde azgın bir azınlığın oluşturduğu vahşi kapitalizm yaban hayatını yok ediyor. Ülkemizde de ne yazık ki doğanın korunmasından sorumlu kurumlar, madenciler, inşaatçılar, avcılar eliyle yaban hayatı ve doğa yok ediliyor.
Holdingler kasalarını altın ile doldursun diye yaban hayatı ölüyor…
Bir maden şirketi yüzbinlerce ağacı yok ederken, sadece ormanları yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda birçok canlının yaşam alanını da yok ediyor.
Diğer yandan, Türkiye taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt etmesine rağmen, nesli tehlike altındaki kimi türlerin avlanması için Tarım Orman Bakanlığı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından ihaleler açılmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde 3 Mart Yaban Hayatı Günü dolayısıyla 234 kurum ve kuruluş tarafından‘change.org’ sitesinde ‘Vurma beni’ başlıklı imza kampanyası başlatıldı.
Kampanyayla, “Başka bir canlıyı öldürmenin sporu, turizmi, hobisi, ihalesi olamaz! Tarım Orman Bakanlığı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, hangi canlının kaç birey, ne koşullarda, nerelerde öldürüleceğine karar vermek yerine, onları koruyan kararlar almalıdır. Şimdi, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olma zamanı. Çünkü yaşam hakkı bütün canlılar için pazarlık edilemez en doğal hak. Hepimizin yaşamı birbirine bağlı. İnsan diliyle kendi haklarını savunamayan tüm canlıların sesi oluyoruz.” denilerek avcılığın yasaklanması çağrısı yapıldı.
Unutmayalım. Bu dünya sadece bizlere, insanlara ait değil. Dünya üzerinde tüm canlılar ortak yaşam hakları ile vardır. Ve Yaşam hakkı herkes içindir.
Bizler doğanın sahibi değil, sadece bir parçasıyız. Bu dünya onların da dünyası, yaşamak onların da hakkı. Bu nedenle yaban hayatı ve doğa korunmalı, avcılık yasaklanmalıdır.