Pazar, Ocak 5, 2025
AÇIK GÖRÜŞ

Erdoğan’ın Katar’daki Resmi Üzerine…

Veysi Dündar

Türkiye’de 1970’lerde doğmuş siyasi lider Selahattin Demirtaş, 4 yıldır hapiste. Ülkemizde gençlere pek de şans verilmez. Herkes sırasını bekleyecektir.

1971’in bir diğer özelliği de Katar ülkesinin bağımsızlığını kazandığı yıl olması.

1970 desen kurtarmıyor.

Katar Türkiye’nin vilayeti olsa yüzölçümü açısından 25.sırayı alır Erzincan’la bu sırayı paylaşırdı. Tabi bir farkla Türkiye’nin hiçbir şehrinde Katar kadar çöl bulunmaz. Nüfus açısındansa şehirlerimizin ilk 5’ine girebilir. Lakin İstanbul için 10 Katar eder desek de yanlış olmaz.

Katar’la ülkemiz arasındaki ilişkiler bir süredir çok iyi.

Lakin ufak bir sorun var ülkemizin bir süredir sadece Katar’la arası iyi.

Bir zamanlar Suud Kralı ölünce yas ilan etmiştik oysa ki. Bugün Suudi Arabistan neredeyse diplomatik ilişkileri kesme noktasında bizimle.

Katar uzun süredir ülkemizin münhasır muameleye mazhar olan  partneri.

Özellikle “Kanal İstanbul” projesinin arsaları denilince akla ilk Katar geliyor. Ben bu duruma dair bir twit atmıştım. Bu zamana kadar en çok ilgi toplayan twitlerim arasında ilk  sırayı alır.

Ülkeler arasında iyi ilişkiden zarar gelmez.

Ancak iyi ilişki kurulacak ülkelerin de çarpmada sıfır misali bir diğerini götürmemesi lazım. Katar’la kurulan ilişkilerin Birleşmiş Milletler’e bağlı yüzlerce ülkeden bu kadar iyi olması normal. Ancak normal olmayan geri kalanlarla ilişkilerimizin bu kadar kötü olması.

“Katar’la iyiyiz” diye “diğerleriyle kötüyüz” gibi bir durum akla geliyor. Bunun sebebi Katar mı bilinmez? Ancak bilinen şu ki Katar’ın Türkiye’de sahip olduğu arazi/arsa varlığı, Katar ülkesinin arazisi ile mukayese edilebilecek düzeyde. Hele ki Google Maps’de sapsarı görülen Katar coğrafyasına nazaran gayet münbit arazilerimizi aldı Katar.

Bir ülkenin en iyi dostu, bir diğer ülke olabilir. Esasen ülkelerin dostu düşmanı olmaz, çıkarı olur derler. Çıkarımızın en iyi olduğu bir ülke de olabilir. Ancak bütün parayı aynı ata koymak nasıl yanlışsa, dünyada da tek bir dost ülke edinmek pek doğru görünmez.

Katarla dostluğumuz parmak ısırtıyor. Peki diğer ülkelerle aramız niye bozuk?

Tarihi/kültürel bağa sahip olduğumuz ülkelerin istisnasız tamamıyla problemliyiz, Katar’la bu kadar dost ve kardeş iken neden diğerleriyle bu kadar limoni olmak zorundayız?

Türk dış politikasının bu enteresan sorusunun cevabını işin erbaplarına bırakalım.

Katar Şeyhi ile Cumhurbaşkanı arasında bir fotoğraf karesinden yola çıkarak aslında pek de tarzı olmayan şekilde Erdoğan’a yüklenen Kılıçdaroğlu bize tam olarak ne demek istiyor?

Özellikle Ecevit gibi diğer adı Kıbrıs Fatihi olan ve o denli cesur olmasaydı bugün Kıbrıs’ı istismar edenlerin pek de o kadar rahat konuşamayacağı Ecevit’e reva görülen haksızlığın, bir rövanşını almak istedi sanki.

Kılıçdaroğlu’nun daha çok AKP/MHP stili olan bir tarzdaki atağının dayandığı resmin detayı pek de eğilme/eğilmeme ayrıntısını içermiyor.

Zaten resimlerin bir anlamı var mı?

Allah Ecevit’e uygun görmediği boyu, Clinton’a verdiyse bunun suçu neden Ecevit’in olsun.

Karşı tarafın seviyesizliği ile kendini ifade etmek yakışık alan bir tavır değildir.

Yine de ben bu eleştirinin asıl sebebinin hele ki tek derdi dış görünüş olan AKP cenahının molekülüne kadar izleyeceği bir kareyi bu kadar öne çıkarmanın hiç de tesadüf olmadığı kanısındayım.

Kılıçdaroğlu AKP’nin topuyla tüfeğiyle üzerine atlayacağı eleştirisini aslında vurguladığım gerçeği bir kez daha gündeme getirmek için yapmış olmalı. Bu amacını da bence gerçekleştirdi.

Bu zamana kadar hep Erdoğan konuşur karşı taraf cevap yetiştirirdi. Uzun zamandır bu konuşmalara cevap da verilmiyor zaten. Ancak bu defa cevap için yırtınan karşı taraf oldu.

Resimlerin manasızlığı üzerine zamanında yazmıştım. Resimler eğer içerikle desteklenmiyorsa sadece zaman kaybıdır, şekerli yada şekersiz sakızdır.

Ancak Katar emiri ile Erdoğan’ın yanyana fotoğrafı dahi olmasa ya da Emir, Erdoğan’ın elini bile öpse sonuç değişmez.

Durumu Hans anladı Hasan da belki bir gün anlar.

9.10.2020