Çarşamba, Aralık 4, 2024
AÇIK GÖRÜŞ

“Yeter Söz Devletindir!” Diyenlere Karşı, Umut Bayramlaşması

Veysi Dündar

Pulp Fiction filminin efsanevi sahnesinde; acemi soyguncular John Travolta ve siyahi arkadaşlarına çattıklarında başlarına geleni ömürlerinin sonuna kadar unutmayacak bir ders alırlar.

Hamburgercide sakin sakin yemek yiyen insanların azılı birer suç makinası olma ihtimalini öngörmek için ya Tarantino olmalısınız ya da 2020 Türkiye’sinde polis olmalısınız.

Avukat değil avukatların başı. Yani Baro başkanını restoranda göze kestirip “ver bakayım kimliğini” diyen Türk polisi, çok fazla Tarantino filmi izlemekten bu hale gelmiş olabilir mi?
Sinemacı bir yazar olarak bu kadar iyimserlik Tarantino filmlerinde olur diyeceğim.

Polisin bu uygunsuz denetim zorlamasına karşı çıkış gösteren Baro Başkanına karşı söylediği söz ise, kendisini her zaman Menderes ekolüne yazan siyasi iktidar için gerçek bir utanç vesilesi.

Ne diyor polis?
“Ben Devletim. Biz Devletiz.”
Menderes ne diyordu?
“Yeter söz Milletin?”

1946’da bu sözle yola çıkan Türk sağı merkezindeki bütün ılımlı unsurları tasfiye edip, iki uç beyinden müteşekkil kadrosuyla tam bir devlet partisine dönüşmüş durumda.

“Kapa çeneni” diyor hak arayan millet ferdine.
“Karşında devlet var.”
“Yeter” diyor.
“Söz falan yok sana.”
Söz varsa “Söz Devletindir.”
Devlet de polistir. Polis de devlettir.

Aradaki bağlacı çıkardığınızda Devlet Polisi ya da Polis Devleti karşımızda tüm çıplaklığıyla durmaktadır.
Keyfilik, ceberrutluk, güç tatbiki son haldedir.

Bir günde 10 kadının öldüğü ülkede restoranda Baro Başkanı gözaltı almakta çare aranmaktadır.

Polisin gözünün önünde otogarda kanlısını parça pinçik bıçaklayan zanlıya bile müdahele etmeyen bir teşkilatın bu acar hali, bu lafazan devlet retoriği aslında basit bir metodun tatbiki.

Sabah trafiğinde işe yetişmeye çalışan insanların bindikleri taksileri, dolmuşları durduran ya da ana caddelerde uygulama yapan polis ile de zaten bu vesile ile tanışmaktayız. Hiçbir iyi niyet ışığı taşımayan bu göz boyama denetimler “BİZ DEVLETİZ” “DEVLET BİZİZ” sözünü insanların bilinç altına nakşetme amacından ötesine hizmet etmiyor.

AKP-MHP ile kurduğu tandem iktidarla aslında Türkiye’de sağın sempatik görülen ideolojik tavrını yani lafta da olsa devletin önüne milleti koyma tavrını terk etmekte beis görmüyor. Belinde silah arkasında sonsuz yetki, AİHM kararlarına kapalı hukuk sistemi ile tam teçhizatlı güvenlik güçleri yüksek sesle yüzümüze haykırıyor : “YETER SÖZ DEVLETİNDİR.”

Zaten AKP için ve lideri için kısık seslilerin sesi olmak değil mi övünç vesilesi. Sesi yüksek çıkanların da tabii ki susması gerekecek bu iş modelinde.
Kısık sesli halk ve sesi kısılmış halk sonuçta aynı kapıya çıkmıyor mu?

Bu utanç günlerinde eda ettiğimiz Bayram’da nefes almak giderek zorlaşıyor. Bu yüzden dün telefon defterimde U harfinin altına yazdığım onlarca isimle bayramlaştım.

Ahmet Davutoğlu/Temel Karamollaoğlu/Mithat Sancar/Bayram Güzel/Ömer Faruk Gergerlioğlu/Nesrin Nas/Altan Tan/Ali Bulaç/Salih Memecan/ Natali Avazyan/ Kemal Özkiraz/ Gökhan Özbek/Nevşin Mengü/Remzi Diril/Murat Aksoy/Selçuk Özdağ/Turgay Kıran/Süheyl Çobanoğlu/Mustafa İslamoğlu/İhsan Eliaçık/Fatih Mehmet Maçoğlu/Yılmaz Vural/Can Ataklı/Erkan Mumcu/Fehmi Koru/Uğur Dündar…

Kimini ben aradım kimi beni aradı. Ulaşamayanı ben aradım. Ulaşamadığım beni aradı.
Bakmayın sadece Uğur abinin adının U ile başladığına.
Ben UMUT diye kaydettim bu isimleri ve adını anmadığım daha bir çok ismi.
Memleketin aklının tutulduğu günlerde en çok Umut lazım çünkü.

Aklı hırsının gerisinde kalanlara dur demek için bir arada olmak, bir arada olmak için umudu taze tutmak şart.
Yeter söz devletin falan değildir. Söz kimsenin tekelinde değildir demek için.
Bayramı bayram gibi yaşamak için.

1.8.2020